29 Ekim 2025 Çarşamba

TÜRSAB Başkan Adayı Aylin Özsavaş Boğaz’da Tarih Yazdı-Yılmaz Parlar





   

Cumhuriyetin Işığında Parlayan TÜRSAB Başkan Adayı Kadın Lider, Aylin Özsavaş Boğaz’da Tarih Yazdı

Cumhuriyet’in 102. yılında Boğaz’da anlamlı kutlama

 TÜRSAB Başkan Adayı Aylin Özsavaş, “Cumhuriyet kadınla yükselir”

Emin Çakmak’tan tam destek, “Aylin Başkan delikanlı bir lider”

Cumhuriyet’in ışığında değişim rüzgarı, TÜRSAB’da kadın zamanı

“Cumhuriyet kadınla güzelleşir, kadınla güçlenir”

28 Ekim 2025 Salı Akşamı – Boğaz’da Cumhuriyet Coşkusu

Cumhuriyetimizin 102. yılı kutlamaları kapsamında, TÜRSAB Başkan Adayı Aylin Özsavaş’ın ev sahipliğinde düzenlenen Boğaz Tekne Turu, İstanbul’un ışıltılı sularında unutulmaz bir geceye dönüştü.

Cumhuriyet’in Işığında” temalı bu özel etkinlikte, sektörün duayenleri, turizm profesyonelleri, basın mensupları ve genç girişimciler aynı çatı altında buluştu.

Akşam, önce Aylin Özsavaş’ın duygulu ve vizyon dolu konuşmasıyla, ardından Birleşik TÜRSAB Hareketi Lideri Emin Çakmak’ın sektörün geleceğine dair değerlendirmeleriyle renklendi.

Aylin Özsavaş, “Cumhuriyet kadınla yükselir, biz o emaneti taşıyoruz.”

Cumhuriyet’in 102. yılında, bir kadın liderin sesinden yankılanan bu sözler Boğaz’da adeta dalga dalga yayıldı.
Aylin Özsavaş konuşmasında Cumhuriyet’in mirasına, kadınların güçlenmesine ve turizm sektöründe değişimin kaçınılmazlığına vurgu yaptı.

“Türkiye Seyahat Acentaları Birliği 53 yaşında. Ancak vicdanlı, adaletli bir yönetim anlayışına hasret kaldı. Cumhuriyetimizin bize bıraktığı en değerli miras eşitliktir. Artık o koltuğa bir kadın eli değmeli. Biz o emaneti taşımaya, layığıyla sahip çıkmaya geliyoruz.”

Özsavaş, TÜRSAB seçimlerine dair polemiklere girmeden, Cumhuriyet’e ve kadın emeğine odaklanan samimi konuşmasıyla salondan büyük alkış aldı.

Konuşmasını “Cumhuriyetin içinde yürüyoruz” sözleriyle bitiren Özsavaş, sahadaki genç ve aktif acentacı ekibini alkışlatarak, kadın liderliğin ilham verici gücünü bir kez daha hissettirdi.

Emin Çakmak, “Aylin Başkan, özüyle sözüyle delikanlı bir kadın lider.”

Birleşik TÜRSAB Hareketi’nin öncüsü, üç dönem başkan adayı ve TGA temsilciliği yapmış olan Emin Çakmak, konuşmasında turizmin geleceği, sektörün yeniden yapılanması ve liyakat vurgusu yaptı.

Çakmak, mevcut yönetimi eleştirirken Aylin Özsavaş’a tam destek verdi:

“Yirmi beş yıldır aynı yüzleri gördük. Artık değişim zamanı..
Aylin Başkan, sözüyle özüyle bir olan, delikanlı bir kadındır.
Türkiye’nin turizminde bir kadın eliyle yeniden doğuşa inanıyorum.”

Çakmak, genç kuşaklara alan açılması gerektiğini vurguladı, “Yolun açık olsun Aylin Başkan, biz sonuna kadar yanındayız” diyerek konuşmasını bitirdi.

Boğaz’da Cumhuriyet Gecesi, Umut, Birlik ve Değişim

Cumhuriyet’in 102. yılına yakışır bir atmosferde geçen gecede, kırmızı-beyaz ışıklarla süslenmiş teknede İstanbul siluetine karşı Türk Bayrakları dalgalandı.
Katılımcılar, Bayraklar eşliğinde “Yaşasın Cumhuriyet” sloganları attı.
Yemek ve müzikle devam eden gece, birlik, umut ve değişim mesajlarıyla sona erdi.

Kadın Gücü, Cumhuriyet Gücü

Bu satırların yazarı olarak, bir kadın liderin cesaretini, nezaketini ve duruşunu yürekten alkışlıyorum.
Aylin Özsavaş, yalnızca bir başkan adayı değil Cumhuriyet’in modern, özgüvenli, vizyoner kadınının ta kendisi.
Sözüyle ilham veren, özüyle güven veren, Cumhuriyet’in ışığını kalbinde taşıyan bir isim.

Cumhuriyet’in 102. yılında, Aylin Özsavaş gibi kadınların yolumuzu aydınlatmasına yürekten inanıyorum.
Gelecek, artık kadın eliyle güzelleşecek.

yilmazparlar@yahoo.com

17 Ekim 2025 Cuma

Türk-Macar İlişkileri Uluslararası Sempozyumu-Yılmaz Parlar





  

Tarihin Birleştirdiği Kültür

Türk-Macar İlişkileri Uluslararası Sempozyumu

Türk-Macar İlişkileri İstanbul’da Masaya Yatırıldı

İstanbul Ticaret Üniversitesi, 15-16 Ekim 2025 tarihlerinde Türkiye ve Macaristan arasındaki köklü tarihi dostluğu yeniden gündeme taşıyan önemli bir etkinliğe ev sahipliği yaptı.

“Tarihin Birleştirdiği Ortak Kültür ve Miras: Türk-Macar İlişkileri Uluslararası Sempozyumu”, iki ülkenin yüzyıllardır süregelen kültürel, tarihi ve bilimsel etkileşimini bilim dünyasının merceği altına aldı.

İki Ülkeyi Buluşturan Sempozyum

2025’in Türkiye-Macaristan Bilim ve İnovasyon Yılı ilan edilmesi dolayısıyla düzenlenen sempozyum, Türk Ocakları İstanbul Şubesi ve Kadın Akademisyenler Birliği (TÜRKKAB) tarafından, Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı ile Macaristan İstanbul Başkonsolosluğu himayelerinde gerçekleştirildi.

Etkinliğe, İstanbul Ticaret Üniversitesi’nin yanı sıra Komşu ve Çevre Ülkeler Uygulama ve Araştırma Merkezi ile Macar Kültür Merkezi (Liszt Enstitüsü) de destek verdi.

İki gün süren sempozyum, akademisyenleri, araştırmacıları, öğrencileri ve kültür dünyasından isimleri bir araya getirerek Türk-Macar ilişkilerinin “dünü, bugünü ve yarını” üzerine kapsamlı bir tartışma zemini sundu.

Açılışta Birlik Mesajı

Sempozyumun açılış konuşmalarını
Prof. Dr. Muallâ Uydu Yücel (İstanbul Üniversitesi / TÜRKKAB Başkanı),
Kaptan Mustafa Can (İlteriş Vakfı Başkanı),
Áron Sipos (Liszt Enstitüsü Müdürü),
Prof. Dr. Hanifi Parlar (İstanbul Ticaret Üniversitesi Rektör Yardımcısı),
Dr. Attila Pintér (Macaristan İstanbul Başkonsolosu)
ve Dr. Cezmi Bayram (Türk Ocakları İstanbul Şubesi Başkanı) gerçekleştirdi.

Açılışta, Türk ve Macar halkları arasındaki tarihsel dostluğun, günümüz kültür diplomasisinde de köprü işlevi gördüğü vurgulandı.

Etkinlik kapsamında ayrıca, Prof. Dr. Mária Ivanics’e Türkiye Bilimler Akademisi (TÜBA) tarafından Şeref Üyeliği Beratı takdim edildi.

Zaman Yolculuğu, Türkiye’nin İnşasında Macarlar Sergisi

Sempozyumun dikkat çeken bölümlerinden biri, “Türkiye’nin İnşasına Katkıda Bulunan Macarlar” başlıklı sergi oldu.
Sergide, arşiv belgeleri, fotoğraflar ve kişisel koleksiyonlardan derlenen materyallerle 19. yüzyılın sonlarından 20. yüzyıla uzanan dönemde Türkiye’nin gelişimine katkı sunan Macar mühendisler, mimarlar ve bilim insanlarının hikâyeleri gün yüzüne çıkarıldı.
Katılımcılar, sergide adeta tarihin sayfaları arasında bir yolculuğa çıktı.

Bilimsel Oturumlarda Ortak Geçmiş Konuşuldu

Açılış oturumunun başkanlığını Prof. Dr. Muallâ Uydu Yücel yaptı.

Bu oturumda;

Prof. Dr. Melek Çolak “Türk-Macar Kültürel İlişkilerinin İzinde Geçmişten Geleceğe”,

İsmail Tosun Saral “Avusturya–Macaristan Kolonisi’nin İstanbul’daki Kültür Faaliyetleri”,

Şakir Fakılı ise “Türk-Macar Edebiyat Aleminden Dostluk Sayfaları” başlıklı sunumlarıyla iki ülke arasındaki kültürel bağları farklı yönleriyle ele aldı.

Türk-Macar İlişkilerinin Tarihî ve Kültürel Kökleri Panelle Ele Alındı

Türk-Macar ilişkilerinin tarihî, kültürel ve edebî boyutları, düzenlenen panelde akademisyenler ve uzmanlar tarafından masaya yatırıldı. "Açılış Oturumu" başlıklı panelde, iki ülke arasındaki kadim bağlar, Atatürk'ün Macarlara bakışı, karşılıklı kültür ve bilim iş birlikleri ele alındı.

Atatürk’ün Macaristan’a Bakışı ve Tarihî Yakınlaşma

Panelde öne çıkan konulardan biri, Atatürk’ün Macaristan ve Macar halkına verdiği önem oldu. Konuşmacılar, Atatürk'ün Macar heyetleriyle uzun görüşmeler yaptığını, ortak köken ve kardeşlik meseleleri üzerinde durduğunu vurguladı. Ayrıca, 1923'te Afyon'da kendisine Turan Derneği adına hediye edilen kılıç sonrasında, Mustafa Kemal Paşa’nın "Doğudan gelecek olan düşmana dikkat ediniz" uyarısında bulunduğu hatırlatılarak, onun ileri görüşlülüğüne dikkat çekildi.

Dil, Tarih ve Kültür Alanında İş Birlikleri

Türk-Macar ilişkilerinin akademik boyutu da panelde geniş yer buldu. Ankara Üniversitesi’nde Macar Dili ve Edebiyatı bölümünün kurulmasının, Atatürk’ün Türkolojiye verdiği önemin bir göstergesi olduğu ifade edildi. Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi’nde başlatılan yüksek lisans programları ve Türk-Macar Akademik İş Birliği Uygulama ve Araştırma Merkezi’nin faaliyetleri anlatıldı. 2023'te imzalanan Türk-Macar Dostluk Anlaşması’nın 100. yılı kapsamında düzenlenen sempozyumun, ikili ilişkilere katkı sağladığı belirtildi.

Edebiyat ve Kültür Köprüleri

Panelde, Türk ve Macar edebiyatı arasındaki etkileşim de vurgulandı. Şairler, yazarlar ve onların eserleri üzerinden kurulan duygusal ve kültürel bağlardan söz edildi. Macar yazar Miklós Bánffy’nin "Sonbahar Yıldızları" adlı eseri ile Türk-Macar güven ilişkisinin edebiyata yansıması örnek gösterildi. Ayrıca, Macar şairlerin Türk insanına ve kültürüne duyduğu hayranlık, şiirler üzerinden paylaşıldı.

Geleceğe Yönelik Tavsiyeler

Konuşmacılar, Türk-Macar ilişkilerinin daha da geliştirilmesi için şu önerilerde bulundu:

Ortak enstitülerin kurulması,

Kültürel ve bilimsel iş birliklerinin artırılması,

İki ülke hükümetleri arasında imzalanan anlaşmaların hayata geçirilmesi,

Türk ve Macar gençlerinin karşılıklı dil öğrenimine teşvik edilmesi.

Panel, Türk ve Macar halkları arasındaki tarihî ve kültürel bağların ne denli güçlü olduğunu bir kez daha gözler önüne serdi. Atatürk’ün mirasının takip edilmesi ve ilişkilerin her alanda derinleştirilmesi gerektiği vurgulanarak, benzer etkinliklerin artırılmasının önemi vurgulandı.

Prof. Dr. Halil İbrahim Kafesoğlu Oturumunda ise

Dr. Balázs Sudár, “10. Yüzyıl Müslüman Coğrafya Literatüründe Türkler ve Macarlar”,

Dr. İbrahim Yeşilyurt, “Macar Akınları ve Endülüs”,

Dr. Ayşe Öz, “Macar Tarihinde Türk Kökenli Bir Kral: Aba Şef”,

Prof. Dr. Muallâ Uydu Yücel ise “Bir Dönüşüm, Bir Yerleşim: Kuman/Kıpçak-Macarlar” başlıklı bildirileriyle tarihî ve etnolojik bağlara ışık tuttu.

Prof. Dr. Muallâ Uydu Yücel, "Kuman-Kıpçak ve Macar İlişkisi Bir Dönüşüm ve Yerleşim Hikayesidir"

"Prof. Dr. Halil İbrahim Kafesoğlu Oturumu"nda konuşan Prof. Dr. Muallâ Uydu Yücel, Kuman-Kıpçakların Macar tarihi ve kimliği üzerindeki derin etkisini anlattı. "Bir Dönüşüm Bir Yerleşim: Kuman/Kıpçak-Macarlar" başlıklı sunumunda, iki topluluk arasındaki tarihî ilişkilerin siyasi, askeri ve kültürel boyutlarını ele aldı.

İlk Karşılaşma ve Askerî İttifaklar

Yücel, Kuman-Kıpçakların Macarlarla ilk karşılaşmasının 1054-1055 yıllarına kadar uzandığını ve bu ilişkinin 1223-1224 Kalka Meydan Savaşı'na kadar kesintisiz devam ettiğini belirtti. Bu süreçte Kuman-Kıpçakların, üstün süvari becerileri sayesinde bölgedeki diğer güçler nezdinde değerli bir askerî unsur haline geldiğini vurguladı. Özellikle Rus prensliklerinin iç çatışmalarında ve Moğol tehdidine karşı verilen mücadelelerde kilit bir rol oynadıklarını ifade etti.

Moğol Baskısı ve Macaristan'a Yerleşim

1223'teki Kalka Meydan Savaşı'nın bir dönüm noktası olduğunu söyleyen Yücel, Moğol ilerleyişi karşısında mağlup olan Kuman-Kıpçakların batıya, Macaristan topraklarına doğru göç etmek zorunda kaldıklarını anlattı. Macar Kralı IV. Béla'nın, bu güçlü askerî potansiyeli görerek onları ülkenin doğu sınırlarına yerleştirdiğini ve onlardan askerî destek sağladığını kaydetti. Bu yerleşim sürecinin en önemli dinamiğinin "mecburiyet" olduğunun altını çizdi.

Entegrasyon, Ayrıcalıklar ve Tepkiler

Zamanla Kuman-Kıpçakların Macar toplumunda baronluk gibi yüksek unvanlar aldığını, kralın özel muhafız birliğine kadar yükseldiğini ve devlet içinde önemli bir güç odağı haline geldiğini dile getiren Yücel, bu durumun zamanla Macar soyluları ve Kilisesi'nde tepkiye yol açtığını belirtti. Bu tepkinin sonucunda, Kuman-Kıpçakların asimile olmalarını hedefleyen ve giyim kuşamlarından yaşam tarzlarına kadar kısıtlamalar getiren yasaların (1279) çıkarıldığını aktardı.

Zorunlu İskân ve Sonuçları

Yücel, Macar otoritelerinin, Kuman-Kıpçakların gücünü kırmak ve kontrol altına almak için onları bozkır yaşam tarzlarına uygun olmayan bölgelere zorunlu olarak yerleştirdiğini ifade etti. Bu politikanın, bir kısım Kuman-Kıpçak'ın Macaristan'dan ayrılarak Balkanlar'a, özellikle de İkinci Bulgar Devleti'ne göç etmesine neden olduğunu söyledi. Ancak, geride kalanların kültürel izlerini ve varlıklarını korumayı başardıklarını da sözlerine ekledi.

Bir Aidiyet ve Dönüşüm Hikayesi

Prof. Dr. Muallâ Uydu Yücel, konuşmasını şu değerlendirmeyle sonlandırdı:
"Kuman-Kıpçak ve Macar ilişkisi, başlangıçta siyasi ve askeri bir ittifak olarak başlamış, zamanla Kuman-Kıpçakların Macar devletinin bir parçası olduğu bir aidiyet sürecine dönüşmüştür. Ancak Macar milli devletleşme süreci, bu ilişkiyi şekillendirmiş ve nihayetinde Kuman-Kıpçakların yaşam tarzında zorunlu bir dönüşüm ve yerleşim ile sonuçlanmıştır. Bu, hem bir uyum sağlama hem de bir kimlik mücadelesi hikayesidir."

Konuşmasının sonunda, Türk tarih yazımında kendi coğrafi ve kültürel terimlerimizi kullanmanın önemine de değinen Yücel, genek akademisyenlere bu konuda çağrıda bulundu.

Köklü Dostluktan Geleceğe Uzanan Köprü

Sempozyum boyunca, dil, sanat, mimari ve bilim alanlarındaki ortak mirasın iki ülke halklarını nasıl birbirine yakınlaştırdığına dair pek çok örnek paylaşıldı.

Katılımcılar, sadece tarihî bağları değil, aynı zamanda geleceğe yönelik akademik ve kültürel iş birliklerinin de önemini vurguladı.

Etkinlik sonunda yapılan değerlendirme oturumunda, Türk-Macar dostluğunun sadece geçmişin bir hatırası değil, geleceğin ortak vizyonu olduğu mesajı öne çıktı.

yilmazparlar@yahoo.com

Ümit Özdağ, “Asgari Ücret En Düşük 45 Bin Lira Olmalı-Yılmaz Parlar

  ANA SAYFA SİYASET EKONOMİ SEKTÖRLER SAĞLIK BİLİŞİM GÜNCEL TURİZM GASTRONOMİ SA...