7 Aralık 2025 Pazar

Ümit Özdağ, “Asgari Ücret En Düşük 45 Bin Lira Olmalı-Yılmaz Parlar





 

Ümit Özdağ, “Asgari Ücret En Düşük 45 Bin Lira Olmalı”

Asgari ücret, milyonlarca çalışanın ve ailesinin hayatını doğrudan etkileyen, ülkenin ekonomik ve sosyal vicdanını yansıtan en önemli göstergelerden biridir. Bu rakam, sadece bir ücret değil, insan onuru ve asgari yaşam standardının da garantisidir.

“Asgari Ücret En Düşük 45 Bin Lira Olmalı”

Zafer Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Ümit Özdağ, bu kritik konuda adeta toplumun vicdanı oldu ve net bir hedef ortaya koydu.

Ümit Özdağ, Asgari ücret konusundaki bu net ve insani duruşu, onun siyasi duruşunun da bir özeti niteliğinde. Milyonların sesi olmaya devam ediyor.

Ümit Özdağ,Türk siyasetinde fikirleriyle ön açan, söylemekten çekinmediği gerçeklerle halkın derdine tercüman olan bir lider.. Sadece bir siyasetçi olmanın ötesinde, adaletsizliğe karşı yükselen bir sestir. Halkın gerçekleriyle yüzleşme cesaretini gösteren, rakamların ardındaki insan hikayelerini gören nadir liderlerdendir. Onun bu duruşu, siyasete olan güveni yeniden tesis etme potansiyeli taşıyor.

Zafer Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Ümit Özdağ, düzenlediği haftalık basın toplantısında, Türkiye’nin gündemindeki pek çok konuyu masaya yatırdı. Toplantının en dikkat çeken ve milyonları ilgilendiren başlığı ise asgari ücret oldu. Özdağ, en düşük emekli maaşı da dahil olmak üzere asgari ücretin 45 bin lira olması gerektiğini vurgulayarak, iktidarın ekonomik politikalarını sert bir dille eleştirdi.

Asgari Ücret En Düşük 45 Bin Lira Olmalı

Türkiye’de milyonların kaderini belirleyen asgari ücret tartışmaları resmen başladı. Artan enflasyon, derinleşen hayat pahalılığı ve bütçe dengeleri tartışılırken, Zafer Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Ümit Özdağ, haftalık basın toplantısında çok sert ve çarpıcı açıklamalarda bulundu.
“Asgari ücret bir lütuf değil, vatandaşın doğuştan hakkıdır. Türk milleti açlık sınırı altında yaşamak zorunda bırakılamaz.” sözleri salonu dolduran basın mensuplarının dikkatle takip ettiği anlar arasında yer aldı.

Halkın Görüşü “Türkiye’nin gerçek sorunlarını cesurca dile getiren tek lider Prof. Dr. Ümit Özdağ olduğu yönünde.. Asgari ücret konusunda milletin hakkını savunduğu için kendisini halk yürekten destekliyor.

“Zafer Partisi Yükselişte”

Özdağ konuşmasına, Zafer Partisi’nin anketlerde 3. parti olma yolunda hızla ilerlediğini vurgulayarak başladı. Partiye katılan Prof. Dr. Ferit Saraçoğlu’nu takdim eden Özdağ, önümüzdeki günlerde yeni katılımların devam edeceğini duyurdu.

“4 Deniz 4 Bölge” Projesi AK Parti’nin Gündeminde

“AK Parti, Zafer Partisi programını kes-yapıştır kullanıyor”

Erdoğan’ın Anadolu’da yeni sanayi koridorları kuracaklarını açıklamasına değinen Özdağ, “AK Parti bizim seçim bildirgemizi sonunda okumuş. 4 Deniz 4 Bölge sanayi koridorları bizim projemizdir.” diyerek mevcut iktidarı plansızlıkla suçladı.

“TÜİK Artık Uganda İstatistik Kurumu Gibi”

Enflasyon rakamlarının gerçeği yansıtmadığını belirten Özdağ, TÜİK’in verilerini alaya alarak şunları söyledi; “Aylık enflasyon 0,87 ise Uganda’da yaşamıyoruz herhalde? ENAG ve İTO verileri gerçek durumu açıkça ortaya koyuyor.”

Ekonomik Tablo Karanlık, Öneriler Net

Özdağ, açıkladığı 45 bin lira talebinin arka planını, iktidarın 23 yıllık ekonomik performansıyla resmetti. TÜİK’in “eğlenceli” bulduğu enflasyon verilerine karşılık ENAG’ın yıllık enflasyonu %56.82 olarak açıkladığını hatırlattı. Vergi adaletsizliğine de değinerek, vergi yükünün büyük kısmının dar gelirlilerin sırtında olduğunu, 2026 bütçesinin de bir “fakirleşme bütçesi” olacağını vurguladı.

16 milyon emeklinin aldığı 16.881 TL maaşın üç günden fazla geçindirmeye yetmeyeceğini söyleyen Özdağ, iktidarın ekonomiyi ağır bir buhrana soktuğunu ifade etti.

Faiz Ödemesiyle “20 Yavuz Sultan Selim Köprüsü” Yapılırdı

2025 ve 2026 bütçesine dikkat çeken Özdağ, “Sadece bu yıl ödenecek faiz 54,3 milyar dolar. Bununla 20 tane Yavuz Sultan Selim Köprüsü yapılır.”diyerek bütçedeki mali çarpıklığı gözler önüne serdi.

Egemenlik İhlallerine Sert Tepki

Karadeniz’deki Siha Saldırısı: “Türkiye’ye Saygısızlıktır”

Ukrayna’nın Türk ekonomik sularında Rus gemilerine SİHA saldırısı düzenlemesine sert tepki veren Özdağ, hükümetin Ukrayna’yı daha ağır uyarması gerektiğini söyledi.

Cizre’deki “Peşmerge Skandalı”

Peşmerge güçlerinin Cizre’ye ağır silahlı ve üniformalı şekilde girişini “egemenlik ihlali” olarak nitelendiren Özdağ,
“Bu rezalet soruşturulmalı, sorumlular cezalandırılmalıdır.”
diye konuştu.

Heybeliada Ruhban Okulu Tartışması Alevleniyor

ABD Büyükelçisi’nin okulun 2026’da açılacağı açıklamasına tepki gösteren Özdağ, bunun Türkiye’nin iç işlerine müdahale olduğunu vurguladı:
“Bu okul Türk hukukunun dışında açılamaz. Anayasa ve Lozan buna izin vermez.”

Öcalan Tartışması “Devleti Tehlikeye Sürüklüyorsunuz”

PKK ve ikinci Öcalan sürecinin yeniden gündeme getirildiğini belirten Özdağ, hükümeti çok sert ifadelerle uyardı:
“Cumhuriyeti ateşe atacak bir sürecin arifesindeyiz. Türk milleti buna izin vermez.”

“Asgari Ücret 45 Bin Tl Olmalıdır”

“Türk milleti açlık sınırına mahkûm edilemez.”

Asgari ücret tartışmalarına yönelik en net çıkışını yapan Özdağ şu sözleri kullandı:

“30 bin TL konuşuluyor, bu rakam daha bugünden açlık sınırında. Zafer Partisi olarak asgari ücretin ve en düşük emekli maaşının 45 bin TL olması gerektiğini belirtiyoruz.”

“Bu kader değil, yanlış ekonomik tercihlerin sonucudur. Türk milleti sadaka ekonomisine mecbur bırakılamaz.”

Erken Seçim Çağrısı

Özdağ, erken genel seçim için en uygun tarihin Ekim 2026 olduğunu belirterek, mevcut iktidarın Türkiye’yi artık taşıyamadığını söyledi.

“Ümit Özdağ’ın milletin hakkını savunan bu kararlı duruşunu halk  gönülden destekliyor. Halkın algısı “Asgari ücret ve ekonomik gerçekler konusunda en cesur çıkışı yine o yaptı.” Şeklinde.

yilmazparlar@yahoo.com

3 Kasım 2025 Pazartesi

Ümit Özdağ Anadolu’da Halkın Nabzını Tutuyor-Yılmaz Parlar





  

Ümit Özdağ Anadolu’da Halkın Nabzını Tutuyor

Siyasetin Kalbini Sokağa Taşıdı

Son birkaç aydır Anadolu’nun en ücra ilçelerinden şehir merkezlerine kadar herkesi kucaklayan bir lider profili çizen Ümit Özdağ, samimi ziyaretleriyle yalnızca parti lideri değil aynı zamanda milletin sesi haline geliyor.

Bu görsel boş bir alt niteliğe sahip; dosya adı Umit-Ozdag-Anadoluda-Halkin-Nabzini-Tutuyor-4-1024x682.jpg

Esnaftan öğrenciye, sanayiciden çiftçiye kadar herkesle buluşan Zafer Partisi lideri, sahadan gelen sesleri doğrudan merkeze taşıyor.

Siyasette Yeni Bir Dönemin Ayak Sesleri

Anadolu, tarih boyunca medeniyetlerin beşiği ve gerçek öykülerin yazıldığı yerdir.

Bugün, siyasi havayı koklamak için başkentlerin koridorlarında dolaşmak yerine, Anadolu'nun çarşısında, pazarlarında, esnafın tezgahının başında, öğrencilerin yüreğinde ve sanayicinin alnının terinde aramak, liderlik vasfının en hakiki göstergesidir.

Bu görsel boş bir alt niteliğe sahip; dosya adı Umit-Ozdag-Anadoluda-Halkin-Nabzini-Tutuyor-3-1024x682.jpg

Ümit Özdağ'ın bu kararlı adımları, siyaseti halkın ayağına götürerek, sıradan vatandaşın sesinin kulağa küpe olması gerektiğini hatırlatıyor.

Bu geziler, sadece bir seçim hazırlığı değil, aynı zamanda Türkiye'nin gerçek gündemini ve beklentilerini bire bir duyma, anlama ve siyasete bu doğrultuda yön verme çabasının ta kendisidir.

Bu, sadece bir temas değil, bir diyalog, bir fikir alışverişi ve nihayetinde "yerinden yönetim" anlayışının en somut örneğidir.

Sandıktan çıkacak her bir oyun arkasında yatan hikayeyi bizzat dinlemek, liderliğin sıcaklığını ve samimiyetini göstermekte, partiler üstü bir sorumluluk ve siyasete yeniden kazandırılmak istenen itibar hareketidir.

Esnafla tezgâh başında sohbet ediyor, sanayi odalarına gidiyor, öğrencilerle buluşuyor ve ticaret odalarının nabzını tutuyor. Bu geziler, onun hem halkla bağ kurma becerisini hem de yerelden ulusala uzanan vizyonunu gözler önüne seriyor.

Bu Anadolu gezileri sembolik anlam taşıyor: her şehirde farklı dertleri dinliyor, çözüm önerileri sunuyor ve yerel aktörleri bir araya getirerek ortak akıl oluşturuyor.

Bu yaklaşım, liderliğin sadece merkezi söylemlerle değil, sahada birebir temasla güçlendiğini gösteriyor. Bu da hem parti için güçlü bir taban inşa ederken hem de politika üretiminin tabandan beslenmesini sağlıyor.

Bu görsel boş bir alt niteliğe sahip; dosya adı Umit-Ozdag-Anadoluda-Halkin-Nabzini-Tutuyor-7-1024x682.jpg

Özdağ'ın Anadolu Seferi, Halkın Lideri, Gerçeğin Sözcüsü

Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ, son birkaç aydır aralıksız sürdürdüğü Anadolu gezileri ile siyasete taze bir soluk ve yeni bir ruh getiriyor.

Başkentin suni gündemlerinden uzakta, Türkiye'nin gerçek sorunlarını ve beklentilerini bizzat sahada inceleyen Özdağ, il il, ilçe ilçe dolaşarak adeta bir "Anadolu Seyyahı"na dönüştü.

Bu görsel boş bir alt niteliğe sahip; dosya adı Umit-Ozdag-Anadoluda-Halkin-Nabzini-Tutuyor-1-1024x682.jpg

Esnafın Derdine Ortak, Öğrencinin Geleceğine Umut Oldu

Anadolu’nun dört bir köşesinde esnaf dükkânlarından sanayi bölgelerine, ticaret odalarından öğrenci yurtlarına kadar geniş bir yelpazede yürütülen ziyaretlerle dikkat çeken Zafer Partisi lideri Ümit Özdağ, bu ziyaretlerde samimi bir atmosfer kurmayı başarıyor.

Özdağ'ın gezileri, sıradan bir propaganda turunun çok ötesine geçiyor. Kent meydanlarında, esnafın dükkanında çayını yudumlayan, onların ekonomik sıkıntılarını bire bir dinleyen bir lider portresi çiziyor.

Bu görsel boş bir alt niteliğe sahip; dosya adı Umit-Ozdag-Anadoluda-Halkin-Nabzini-Tutuyor-6-1024x682.jpg

Anadolu’da Bir Liderin İzleri, Ümit Özdağ Halkın Sofrasına, Sanayinin Atölyesine Girdi

Esnafın dertlerini dinliyor, öğrencilerin beklentilerini anlıyor, sanayici ve ticaret odası temsilcileriyle istişareler yapıyor. Bu buluşmalar, sadece bir liderin halk ile doğrudan iletişim kurması değil; aynı zamanda yerel aktörleri bir araya getirerek ortak çözümler üretmenin de sembolü haline geliyor.

Sanayi ve Ticaret Odaları'ndaki temaslarında, üreten kesimin yaşadığı çıkmazları not defterine değil, adeta siyasi ajandasının en başına kaydediyor.

Öğrencilerle bir araya geldiği buluşmalarda ise, gençliğin gelecek endişesini anlayan ve onlara milli bir duruşla umut aşılayan bir fikir adamı kimliğiyle öne çıkı. Bu yaklaşım, "liderlik" kavramının sadece nutuk atmak değil, aynı zamanda dinlemek ve anlamak olduğunun canlı bir kanıtı.

Bu görsel boş bir alt niteliğe sahip; dosya adı Umit-Ozdag-Anadoluda-Halkin-Nabzini-Tutuyor-5-1024x682.jpg

Siyasette Yeni Bir Dil ve Üslup İnşası

Ümit Özdağ, bu Anadolu seferberliği ile siyasette yepyeni bir sayfa açıyor. Yüksek perdeden söylemler yerine, yüz yüze diyalogu; soyut vaatler yerine, somut tespit ve çözüm önerilerini ön planda tutuyor. Her bir temas, her bir el sıkışma, Türkiye'nin ortak aklını oluşturma ve milli menfaatler etrafında kenetlenme çağrısı niteliğinde.

Bu geziler, bir partinin başkanının görev icabı yaptığı rutin işler değil, bir dava adamının, ülkesine olan sevgisini ve inancını eyleme dönüştürdüğü bir yurt seferliğidir.

Bu gezilerin en çarpıcı yanı, siyasetin soğuk ve mesafeli dilini kırarak, onu yeniden sıcak, samimi ve insani bir temele oturtma çabasıdır.

Ümit Özdağ, Anadolu’nun Kalbine Dokundu Liderlik, Halkla Buluşarak İnşa Edilir

Ümit Özdağ, bu hamlesiyle, "halka rağmen halk için" anlayışının değil, "halkla birlikte halk için" anlayışının temsilcisi olduğunu gösteriyor.

Anadolu'da filizlenen bu siyasi yaklaşım, Türkiye'nin geleceği için sadece bir umut değil, aynı zamanda son derece gerekli ve değerli bir modeldir. Bu, sıradan bir siyasi faaliyet değil, bir nevi "siyasette diriliş" hareketidir.

Bu görsel boş bir alt niteliğe sahip; dosya adı Umit-Ozdag-Anadoluda-Halkin-Nabzini-Tutuyor-2-1024x682.jpg

Anadolu’nun Gerçek Sorunlarını Dinleyen Tek Lider

Halkın içinden, halk için siyaset anlayışıyla Türkiye’yi ilmek ilmek dolaşan Zafer Partisi lideri, her şehirde umut tohumları ekiyor.

Bu gezilerde ortaya çıkan tablo; sahadan gelen gerçek ihtiyaçlara duyarlılık, hızlı çözüm üretme azmi ve yerel dinamikleri merkeze taşıma becerisi. Her ziyaret, bölgenin ekonomik, sosyal ve kültürel dokusuna saygı duyan, halkın beklentilerine kulak veren bir lider profili çiziyor. Bu yaklaşım yalnızca siyasi bir vaad değil, aynı zamanda saha ile politika arasında güçlü bir köprü kuruyor.

Bu geziler, politika ile gerçekte yaşayan vatandaş arasındaki köprüyü güçlendirme potansiyeline sahip. Liderin yalnızca şehir merkezlerinde değil, Anadolu’nun her köşesinde görünmesi ve bizzat sorunları yerinde dinlemesi, samimiyet hissini artırıyor.

yilmazparlar@yahoo.com

29 Ekim 2025 Çarşamba

TÜRSAB Başkan Adayı Aylin Özsavaş Boğaz’da Tarih Yazdı-Yılmaz Parlar





   

Cumhuriyetin Işığında Parlayan TÜRSAB Başkan Adayı Kadın Lider, Aylin Özsavaş Boğaz’da Tarih Yazdı

Cumhuriyet’in 102. yılında Boğaz’da anlamlı kutlama

 TÜRSAB Başkan Adayı Aylin Özsavaş, “Cumhuriyet kadınla yükselir”

Emin Çakmak’tan tam destek, “Aylin Başkan delikanlı bir lider”

Cumhuriyet’in ışığında değişim rüzgarı, TÜRSAB’da kadın zamanı

“Cumhuriyet kadınla güzelleşir, kadınla güçlenir”

28 Ekim 2025 Salı Akşamı – Boğaz’da Cumhuriyet Coşkusu

Cumhuriyetimizin 102. yılı kutlamaları kapsamında, TÜRSAB Başkan Adayı Aylin Özsavaş’ın ev sahipliğinde düzenlenen Boğaz Tekne Turu, İstanbul’un ışıltılı sularında unutulmaz bir geceye dönüştü.

Cumhuriyet’in Işığında” temalı bu özel etkinlikte, sektörün duayenleri, turizm profesyonelleri, basın mensupları ve genç girişimciler aynı çatı altında buluştu.

Akşam, önce Aylin Özsavaş’ın duygulu ve vizyon dolu konuşmasıyla, ardından Birleşik TÜRSAB Hareketi Lideri Emin Çakmak’ın sektörün geleceğine dair değerlendirmeleriyle renklendi.

Aylin Özsavaş, “Cumhuriyet kadınla yükselir, biz o emaneti taşıyoruz.”

Cumhuriyet’in 102. yılında, bir kadın liderin sesinden yankılanan bu sözler Boğaz’da adeta dalga dalga yayıldı.
Aylin Özsavaş konuşmasında Cumhuriyet’in mirasına, kadınların güçlenmesine ve turizm sektöründe değişimin kaçınılmazlığına vurgu yaptı.

“Türkiye Seyahat Acentaları Birliği 53 yaşında. Ancak vicdanlı, adaletli bir yönetim anlayışına hasret kaldı. Cumhuriyetimizin bize bıraktığı en değerli miras eşitliktir. Artık o koltuğa bir kadın eli değmeli. Biz o emaneti taşımaya, layığıyla sahip çıkmaya geliyoruz.”

Özsavaş, TÜRSAB seçimlerine dair polemiklere girmeden, Cumhuriyet’e ve kadın emeğine odaklanan samimi konuşmasıyla salondan büyük alkış aldı.

Konuşmasını “Cumhuriyetin içinde yürüyoruz” sözleriyle bitiren Özsavaş, sahadaki genç ve aktif acentacı ekibini alkışlatarak, kadın liderliğin ilham verici gücünü bir kez daha hissettirdi.

Emin Çakmak, “Aylin Başkan, özüyle sözüyle delikanlı bir kadın lider.”

Birleşik TÜRSAB Hareketi’nin öncüsü, üç dönem başkan adayı ve TGA temsilciliği yapmış olan Emin Çakmak, konuşmasında turizmin geleceği, sektörün yeniden yapılanması ve liyakat vurgusu yaptı.

Çakmak, mevcut yönetimi eleştirirken Aylin Özsavaş’a tam destek verdi:

“Yirmi beş yıldır aynı yüzleri gördük. Artık değişim zamanı..
Aylin Başkan, sözüyle özüyle bir olan, delikanlı bir kadındır.
Türkiye’nin turizminde bir kadın eliyle yeniden doğuşa inanıyorum.”

Çakmak, genç kuşaklara alan açılması gerektiğini vurguladı, “Yolun açık olsun Aylin Başkan, biz sonuna kadar yanındayız” diyerek konuşmasını bitirdi.

Boğaz’da Cumhuriyet Gecesi, Umut, Birlik ve Değişim

Cumhuriyet’in 102. yılına yakışır bir atmosferde geçen gecede, kırmızı-beyaz ışıklarla süslenmiş teknede İstanbul siluetine karşı Türk Bayrakları dalgalandı.
Katılımcılar, Bayraklar eşliğinde “Yaşasın Cumhuriyet” sloganları attı.
Yemek ve müzikle devam eden gece, birlik, umut ve değişim mesajlarıyla sona erdi.

Kadın Gücü, Cumhuriyet Gücü

Bu satırların yazarı olarak, bir kadın liderin cesaretini, nezaketini ve duruşunu yürekten alkışlıyorum.
Aylin Özsavaş, yalnızca bir başkan adayı değil Cumhuriyet’in modern, özgüvenli, vizyoner kadınının ta kendisi.
Sözüyle ilham veren, özüyle güven veren, Cumhuriyet’in ışığını kalbinde taşıyan bir isim.

Cumhuriyet’in 102. yılında, Aylin Özsavaş gibi kadınların yolumuzu aydınlatmasına yürekten inanıyorum.
Gelecek, artık kadın eliyle güzelleşecek.

yilmazparlar@yahoo.com

17 Ekim 2025 Cuma

Türk-Macar İlişkileri Uluslararası Sempozyumu-Yılmaz Parlar





  

Tarihin Birleştirdiği Kültür

Türk-Macar İlişkileri Uluslararası Sempozyumu

Türk-Macar İlişkileri İstanbul’da Masaya Yatırıldı

İstanbul Ticaret Üniversitesi, 15-16 Ekim 2025 tarihlerinde Türkiye ve Macaristan arasındaki köklü tarihi dostluğu yeniden gündeme taşıyan önemli bir etkinliğe ev sahipliği yaptı.

“Tarihin Birleştirdiği Ortak Kültür ve Miras: Türk-Macar İlişkileri Uluslararası Sempozyumu”, iki ülkenin yüzyıllardır süregelen kültürel, tarihi ve bilimsel etkileşimini bilim dünyasının merceği altına aldı.

İki Ülkeyi Buluşturan Sempozyum

2025’in Türkiye-Macaristan Bilim ve İnovasyon Yılı ilan edilmesi dolayısıyla düzenlenen sempozyum, Türk Ocakları İstanbul Şubesi ve Kadın Akademisyenler Birliği (TÜRKKAB) tarafından, Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı ile Macaristan İstanbul Başkonsolosluğu himayelerinde gerçekleştirildi.

Etkinliğe, İstanbul Ticaret Üniversitesi’nin yanı sıra Komşu ve Çevre Ülkeler Uygulama ve Araştırma Merkezi ile Macar Kültür Merkezi (Liszt Enstitüsü) de destek verdi.

İki gün süren sempozyum, akademisyenleri, araştırmacıları, öğrencileri ve kültür dünyasından isimleri bir araya getirerek Türk-Macar ilişkilerinin “dünü, bugünü ve yarını” üzerine kapsamlı bir tartışma zemini sundu.

Açılışta Birlik Mesajı

Sempozyumun açılış konuşmalarını
Prof. Dr. Muallâ Uydu Yücel (İstanbul Üniversitesi / TÜRKKAB Başkanı),
Kaptan Mustafa Can (İlteriş Vakfı Başkanı),
Áron Sipos (Liszt Enstitüsü Müdürü),
Prof. Dr. Hanifi Parlar (İstanbul Ticaret Üniversitesi Rektör Yardımcısı),
Dr. Attila Pintér (Macaristan İstanbul Başkonsolosu)
ve Dr. Cezmi Bayram (Türk Ocakları İstanbul Şubesi Başkanı) gerçekleştirdi.

Açılışta, Türk ve Macar halkları arasındaki tarihsel dostluğun, günümüz kültür diplomasisinde de köprü işlevi gördüğü vurgulandı.

Etkinlik kapsamında ayrıca, Prof. Dr. Mária Ivanics’e Türkiye Bilimler Akademisi (TÜBA) tarafından Şeref Üyeliği Beratı takdim edildi.

Zaman Yolculuğu, Türkiye’nin İnşasında Macarlar Sergisi

Sempozyumun dikkat çeken bölümlerinden biri, “Türkiye’nin İnşasına Katkıda Bulunan Macarlar” başlıklı sergi oldu.
Sergide, arşiv belgeleri, fotoğraflar ve kişisel koleksiyonlardan derlenen materyallerle 19. yüzyılın sonlarından 20. yüzyıla uzanan dönemde Türkiye’nin gelişimine katkı sunan Macar mühendisler, mimarlar ve bilim insanlarının hikâyeleri gün yüzüne çıkarıldı.
Katılımcılar, sergide adeta tarihin sayfaları arasında bir yolculuğa çıktı.

Bilimsel Oturumlarda Ortak Geçmiş Konuşuldu

Açılış oturumunun başkanlığını Prof. Dr. Muallâ Uydu Yücel yaptı.

Bu oturumda;

Prof. Dr. Melek Çolak “Türk-Macar Kültürel İlişkilerinin İzinde Geçmişten Geleceğe”,

İsmail Tosun Saral “Avusturya–Macaristan Kolonisi’nin İstanbul’daki Kültür Faaliyetleri”,

Şakir Fakılı ise “Türk-Macar Edebiyat Aleminden Dostluk Sayfaları” başlıklı sunumlarıyla iki ülke arasındaki kültürel bağları farklı yönleriyle ele aldı.

Türk-Macar İlişkilerinin Tarihî ve Kültürel Kökleri Panelle Ele Alındı

Türk-Macar ilişkilerinin tarihî, kültürel ve edebî boyutları, düzenlenen panelde akademisyenler ve uzmanlar tarafından masaya yatırıldı. "Açılış Oturumu" başlıklı panelde, iki ülke arasındaki kadim bağlar, Atatürk'ün Macarlara bakışı, karşılıklı kültür ve bilim iş birlikleri ele alındı.

Atatürk’ün Macaristan’a Bakışı ve Tarihî Yakınlaşma

Panelde öne çıkan konulardan biri, Atatürk’ün Macaristan ve Macar halkına verdiği önem oldu. Konuşmacılar, Atatürk'ün Macar heyetleriyle uzun görüşmeler yaptığını, ortak köken ve kardeşlik meseleleri üzerinde durduğunu vurguladı. Ayrıca, 1923'te Afyon'da kendisine Turan Derneği adına hediye edilen kılıç sonrasında, Mustafa Kemal Paşa’nın "Doğudan gelecek olan düşmana dikkat ediniz" uyarısında bulunduğu hatırlatılarak, onun ileri görüşlülüğüne dikkat çekildi.

Dil, Tarih ve Kültür Alanında İş Birlikleri

Türk-Macar ilişkilerinin akademik boyutu da panelde geniş yer buldu. Ankara Üniversitesi’nde Macar Dili ve Edebiyatı bölümünün kurulmasının, Atatürk’ün Türkolojiye verdiği önemin bir göstergesi olduğu ifade edildi. Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi’nde başlatılan yüksek lisans programları ve Türk-Macar Akademik İş Birliği Uygulama ve Araştırma Merkezi’nin faaliyetleri anlatıldı. 2023'te imzalanan Türk-Macar Dostluk Anlaşması’nın 100. yılı kapsamında düzenlenen sempozyumun, ikili ilişkilere katkı sağladığı belirtildi.

Edebiyat ve Kültür Köprüleri

Panelde, Türk ve Macar edebiyatı arasındaki etkileşim de vurgulandı. Şairler, yazarlar ve onların eserleri üzerinden kurulan duygusal ve kültürel bağlardan söz edildi. Macar yazar Miklós Bánffy’nin "Sonbahar Yıldızları" adlı eseri ile Türk-Macar güven ilişkisinin edebiyata yansıması örnek gösterildi. Ayrıca, Macar şairlerin Türk insanına ve kültürüne duyduğu hayranlık, şiirler üzerinden paylaşıldı.

Geleceğe Yönelik Tavsiyeler

Konuşmacılar, Türk-Macar ilişkilerinin daha da geliştirilmesi için şu önerilerde bulundu:

Ortak enstitülerin kurulması,

Kültürel ve bilimsel iş birliklerinin artırılması,

İki ülke hükümetleri arasında imzalanan anlaşmaların hayata geçirilmesi,

Türk ve Macar gençlerinin karşılıklı dil öğrenimine teşvik edilmesi.

Panel, Türk ve Macar halkları arasındaki tarihî ve kültürel bağların ne denli güçlü olduğunu bir kez daha gözler önüne serdi. Atatürk’ün mirasının takip edilmesi ve ilişkilerin her alanda derinleştirilmesi gerektiği vurgulanarak, benzer etkinliklerin artırılmasının önemi vurgulandı.

Prof. Dr. Halil İbrahim Kafesoğlu Oturumunda ise

Dr. Balázs Sudár, “10. Yüzyıl Müslüman Coğrafya Literatüründe Türkler ve Macarlar”,

Dr. İbrahim Yeşilyurt, “Macar Akınları ve Endülüs”,

Dr. Ayşe Öz, “Macar Tarihinde Türk Kökenli Bir Kral: Aba Şef”,

Prof. Dr. Muallâ Uydu Yücel ise “Bir Dönüşüm, Bir Yerleşim: Kuman/Kıpçak-Macarlar” başlıklı bildirileriyle tarihî ve etnolojik bağlara ışık tuttu.

Prof. Dr. Muallâ Uydu Yücel, "Kuman-Kıpçak ve Macar İlişkisi Bir Dönüşüm ve Yerleşim Hikayesidir"

"Prof. Dr. Halil İbrahim Kafesoğlu Oturumu"nda konuşan Prof. Dr. Muallâ Uydu Yücel, Kuman-Kıpçakların Macar tarihi ve kimliği üzerindeki derin etkisini anlattı. "Bir Dönüşüm Bir Yerleşim: Kuman/Kıpçak-Macarlar" başlıklı sunumunda, iki topluluk arasındaki tarihî ilişkilerin siyasi, askeri ve kültürel boyutlarını ele aldı.

İlk Karşılaşma ve Askerî İttifaklar

Yücel, Kuman-Kıpçakların Macarlarla ilk karşılaşmasının 1054-1055 yıllarına kadar uzandığını ve bu ilişkinin 1223-1224 Kalka Meydan Savaşı'na kadar kesintisiz devam ettiğini belirtti. Bu süreçte Kuman-Kıpçakların, üstün süvari becerileri sayesinde bölgedeki diğer güçler nezdinde değerli bir askerî unsur haline geldiğini vurguladı. Özellikle Rus prensliklerinin iç çatışmalarında ve Moğol tehdidine karşı verilen mücadelelerde kilit bir rol oynadıklarını ifade etti.

Moğol Baskısı ve Macaristan'a Yerleşim

1223'teki Kalka Meydan Savaşı'nın bir dönüm noktası olduğunu söyleyen Yücel, Moğol ilerleyişi karşısında mağlup olan Kuman-Kıpçakların batıya, Macaristan topraklarına doğru göç etmek zorunda kaldıklarını anlattı. Macar Kralı IV. Béla'nın, bu güçlü askerî potansiyeli görerek onları ülkenin doğu sınırlarına yerleştirdiğini ve onlardan askerî destek sağladığını kaydetti. Bu yerleşim sürecinin en önemli dinamiğinin "mecburiyet" olduğunun altını çizdi.

Entegrasyon, Ayrıcalıklar ve Tepkiler

Zamanla Kuman-Kıpçakların Macar toplumunda baronluk gibi yüksek unvanlar aldığını, kralın özel muhafız birliğine kadar yükseldiğini ve devlet içinde önemli bir güç odağı haline geldiğini dile getiren Yücel, bu durumun zamanla Macar soyluları ve Kilisesi'nde tepkiye yol açtığını belirtti. Bu tepkinin sonucunda, Kuman-Kıpçakların asimile olmalarını hedefleyen ve giyim kuşamlarından yaşam tarzlarına kadar kısıtlamalar getiren yasaların (1279) çıkarıldığını aktardı.

Zorunlu İskân ve Sonuçları

Yücel, Macar otoritelerinin, Kuman-Kıpçakların gücünü kırmak ve kontrol altına almak için onları bozkır yaşam tarzlarına uygun olmayan bölgelere zorunlu olarak yerleştirdiğini ifade etti. Bu politikanın, bir kısım Kuman-Kıpçak'ın Macaristan'dan ayrılarak Balkanlar'a, özellikle de İkinci Bulgar Devleti'ne göç etmesine neden olduğunu söyledi. Ancak, geride kalanların kültürel izlerini ve varlıklarını korumayı başardıklarını da sözlerine ekledi.

Bir Aidiyet ve Dönüşüm Hikayesi

Prof. Dr. Muallâ Uydu Yücel, konuşmasını şu değerlendirmeyle sonlandırdı:
"Kuman-Kıpçak ve Macar ilişkisi, başlangıçta siyasi ve askeri bir ittifak olarak başlamış, zamanla Kuman-Kıpçakların Macar devletinin bir parçası olduğu bir aidiyet sürecine dönüşmüştür. Ancak Macar milli devletleşme süreci, bu ilişkiyi şekillendirmiş ve nihayetinde Kuman-Kıpçakların yaşam tarzında zorunlu bir dönüşüm ve yerleşim ile sonuçlanmıştır. Bu, hem bir uyum sağlama hem de bir kimlik mücadelesi hikayesidir."

Konuşmasının sonunda, Türk tarih yazımında kendi coğrafi ve kültürel terimlerimizi kullanmanın önemine de değinen Yücel, genek akademisyenlere bu konuda çağrıda bulundu.

Köklü Dostluktan Geleceğe Uzanan Köprü

Sempozyum boyunca, dil, sanat, mimari ve bilim alanlarındaki ortak mirasın iki ülke halklarını nasıl birbirine yakınlaştırdığına dair pek çok örnek paylaşıldı.

Katılımcılar, sadece tarihî bağları değil, aynı zamanda geleceğe yönelik akademik ve kültürel iş birliklerinin de önemini vurguladı.

Etkinlik sonunda yapılan değerlendirme oturumunda, Türk-Macar dostluğunun sadece geçmişin bir hatırası değil, geleceğin ortak vizyonu olduğu mesajı öne çıktı.

yilmazparlar@yahoo.com

26 Eylül 2025 Cuma

Türk Dünyasının Vatan Onur Nişanı--Yılmaz Parlar





 

Vatan İftiharı Madalyonu ile Onurlandırıldım

Bu satırları yazarken kalbim gururla çarpıyor. Çünkü yalnızca bir ödül değil, Türk dünyasının en yüksek nişanı olan “Vatan İftiharı Madalyonu” bana layık görüldü.

Bu şeref; emeğin, inancın ve tarafsız gazeteciliğin taçlanmış hâlidir. Böyle bir onura, Özbek Kadın Hakları Derneği’nin ve Türk dünyasının kalbinde ulaşmak hayatımın en kıymetli anıdır.

Başkanlığını, 2025 yılı Altın İnsan Ödüllü, Türk dünyasının Tomris Hatun’u olarak bilinen Azade (Ozoda) İslamova’nın yaptığı Özbek Kadın Hakları Derneği (ÖKHD), 4. yılını İstanbul’un göz kamaştırıcı mekânı Beylerbeyi Uçar Garden Bosphorus’ta kutladı.

Bu unutulmaz gecede, derneğe ve topluma üstün katkılar sunan seçkin isimlere, Türk dünyasının en yüce payesi olan “Vatan İftiharı (Vatan Onuru) Madalyonu” takdim edildi. İşte o gecede, bu onurla sahneye davet edilenlerden biri de bendim.

“Seçkin Gazeteci” Anonsuyla Sahneye Davet

Törenin en unutulmaz anlarından birinde ismim şu sözlerle anons edildi:

“Toplumun faaliyetlerini profesyonel bir biçimde aktaran, yüksek düzeyde gazetecilik yetkinliği, uzun yıllara dayanan tecrübesi ve fedakâr çalışmalarıyla halkın güvenini kazanmış seçkin gazetecilerden biridir.

Kitle iletişim alanında yürüttüğü etkin çalışmalarıyla, toplum hayatındaki önemli süreçlerin aktarılmasında kayda değer katkılar sunmakta; toplumsal gelişimlerin kamuoyuna tarafsız bir şekilde ulaştırılmasında mühim rol oynamaktadır.
Kendisi, toplumumuzun aktif bir üyesi olarak bu yüksek hizmetleri nedeniyle Türk dünyasının ve toplumumuzun en yüksek nişanı olan “Vatan İftiharı” unvanıyla ödüllendirilmiştir.”

Bu sözler, yalnızca bir takdim değil, mesleğimin en onurlu anıdır.

Özbek Kadın Hakları Derneği Gönüllerin Umut Kalesi

Özbek Kadın Hakları Derneği, Azade (Ozoda) İslamova’nın kararlı liderliğiyle yalnızca bir dernek değil, bir umut hareketidir.

Binlerce kadının hayatına dokunan, onları yeniden ayağa kaldıran bu dernek; Türk dünyasında kadının sesini en gür şekilde duyurmayı başarmıştır.

İslamova’nın vizyonu, sadece kadınlara destek vermek değil, aynı zamanda Türk milletinin birlik ve kardeşlik ruhunu güçlendirmektir.

Onun ilham verici sözleri ve yorulmaz mücadelesi sayesinde, bu dernek bir medeniyet köprüsüne dönüşmüştür.

Vatan İftiharı Madalyonu, Bir Şeref Tacı

Türk dünyasının gözbebeği olan bu madalyon;

Altının ışığıyla göz alan, Motiflerinde Türk’ün kadim ruhunu taşıyan, Özbek ustalarının emeğiyle sanat eserine dönüşen, bir gurur abidesidir.

Bu madalyon yalnızca bir ödül değil, Türk milletine sadakatin, halka adanmış emeğin ve gönül birliğinin sembolüdür.

Onu taşımak, yalnızca benim için değil, mesleğim adına da bir ömürlük şereftir.

Türk Dünyasının Kalbi Özbekistan

Özbekistan’ın yüzyıllara dayanan sanat birikimi ve ince zevki, bu madalyonda hayat bulmuştur. Bu eser, yalnızca bir madalyon değil; Türk’ün gücünün, estetiğinin ve birliğinin simgesidir.

Azade İslamova’nın vizyonuyla Türk dünyasının ortak mirası olarak takdim edilen bu nişan, kuşaktan kuşağa taşınacak bir şeref mirasıdır.

Bu madalyon benim yakamda bir süs değil, Türk milletinin onurudur. Özbek Kadın Hakları Derneği ve onun ilham verici başkanı Azade İslamova’ya bu şerefi bana layık gördükleri için sonsuz teşekkür ediyorum.

Bu ödül, yalnızca bir gazetecinin başarısı değil; Türk dünyasının kardeşliğinin, birliğinin ve umudunun parıldayan bir tacıdır.

yilmazparlar@yahoo.com

20 Eylül 2025 Cumartesi

Göze Çarpan Standlar Interfresh Eurasia-Yılmaz Parlar





  

Interfresh Eurasia 2025 İzmir’de Rekorlarla Açıldı

Rakamlarla Interfresh Eurasia

Katılım: 70’in üzerinde ülkeden 1050 kişilik alım heyeti

Ticaret Hacmi: İlk yıllarda 1–2 milyon dolar iken, bugün 200 milyon dolara ulaştı

2025 Hedefi: Alım heyetlerinde %100 artış

Kadın Kooperatifleri: 53 kooperatif, 600 kadın üretici, 105 bin ürün

Bay Fuar Murat Özer’den Dev Organizasyon

Genel müdürlüğünü başarılı yönetici, sektör çevrelerinde “Bay Fuar” olarak bilinen Murat Özer’in yaptığı Antexpo A.Ş., 18–20 Eylül 2025 tarihleri arasında İzmir Fuar Merkezi’nde gerçekleştirdiği Interfresh Eurasia 2025 ile tarım ve gıda sektörüne adeta damgasını vurdu.

Daha kapıdan girer girmez farklı ülkelerden gelen profesyonel katılımcıların, uluslararası zincir marketlerin ve alım heyetlerinin yoğunluğu dikkat çekti. Fuar yalnızca bir ticaret platformu değil, aynı zamanda tarımsal üretimden lojistiğe, kadın kooperatiflerinden teknolojiye kadar geniş bir vizyonun sergilendiği küresel bir buluşma noktası oldu.

Benim de ziyaret ettiğim standlarda özellikle kadın kooperatiflerinin sunduğu yöresel ürünlerİstanbul Fresh’in kalite odaklı sarımsak üretimiKFA Fuarcılık’ın yaklaşan fuarlarına dair tanıtımları ve Foça Açık Cezaevi’nin sosyal sorumluluk boyutuyla hazırladığı tarımsal üretim modelleri fuarın sadece ticari değil, aynı zamanda sosyal ve kültürel bir değer taşıdığını gösterdi.

Gözlemlerime göre; her stand kendi vizyonunu profesyonelce ortaya koyarken, aynı zamanda Türkiye’nin tarımsal üretim gücünü ve ihracat potansiyelini bütünsel bir bakışla dünyaya tanıtmayı başardı.

Standlardan Notlar ve Gözlem

Kadın Kooperatifleri, Hatay’ın Dünya’ya Açılan Kapısı

Hataylı kadın üreticilerin oluşturduğu 53 kooperatif, 600 kadın üretici ve 105 bini aşkın ürünle fuarda sergiledikleri çeşitlilik, fuarın sosyal yönünü en güçlü şekilde hissettirdi. Standlarda yöresel tatların yanı sıra ambalajlama ve markalaşma konusunda gösterilen özen, yerel üretimin artık dünya pazarında iddialı bir aktör olabileceğini ortaya koydu.
Kadın emeğinin bu kadar profesyonelce uluslararası sahneye taşınması gerçekten gurur vericiydi.

İstanbul Fresh, Sarımsağın Küresel Yolculuğu

Türkiye’nin en önemli tarım ürünlerinden biri olan sarımsağı kalite, hijyen ve sürdürülebilirlik vizyonuyla dünya pazarına taşıyan İstanbul Fresh, Kastamonu sarımsağını öne çıkaran tanıtımıyla ziyaretçilerin ilgisini çekti. İçeriğindeki selenyum sayesinde sağlık üzerindeki olumlu etkilerine vurgu yapılması dikkat çekiciydi.
Hem modern üretim tekniklerini hem de geleneksel lezzeti koruyarak sarımsağı adeta “altın değerinde” bir ürün haline getirmişler.

KFA Fuarcılık,

İzmir’den Bursa’ya Uzanan Köprü

Bursa Ticaret ve Sanayi Odası iştiraki KFA Fuarcılık, İzmirFresh katılımıyla hem sektörle yakın temas kurdu hem de Ekim ayında Bursa’da gerçekleşecek Food Point ve Turfood Horeca fuarlarının tanıtımını yaptı. Profesyonel sunumları, Bursa’nın fuarcılık alanındaki iddiasını bir kez daha gösterdi.

KFA’nın standı, İzmir ile Bursa arasında tarımsal fuarcılıkta güçlü bir köprü kurduğunu hissettirdi.

Foça Açık Cezaevi, Tarımda Sosyal Sorumluluk

1963’ten bu yana tarımı hükümlülere öğreterek topluma kazandırmayı hedefleyen Foça Açık Cezaevi, zeytin ve zeytinyağı üretiminden seralara, hayvancılıktan biyogaz tesisine kadar çok yönlü bir tarımsal modeli ziraat müdürlerinden dinledim.

Özellikle sürdürülebilirlik ve sosyal dönüşüm boyutunu çok beğendim.

 
Cezaevi üretim modelini bu kadar profesyonel ve çağdaş yöntemlerle görmek beni çok etkiledi. “Topluma kazandırma” vizyonu en anlamlı bulduklarımdan biriydi.

ALKUB,

Alanya Keçiboynuzu Üreticileri Birliği

ALKUB, Antalya ve çevresinde önemli bir geçim kaynağı olan keçiboynuzunu işleyerek hem iç piyasaya hem de ihracata yönelik projeler geliştirmekte. Doğal şeker ve sağlıklı beslenme trendiyle birlikte keçiboynuzu, küresel pazarda değerli bir ürün haline geliyor.

Doğal enerji kaynağı keçiboynuzunun, bu kadar modern tanıtımla küresel vitrine taşınması beni heyecanlandırdı.

GEOID – MSC Jeoloji Agraması

Doğal kaynakların, tarımsal üretimdeki önemini vurgulayan GEOID, jeolojik analizlerle üretimde verimliliği artırmaya yönelik projelerini sergiledi. Ziraatla jeolojinin birlikteliği, tarımın geleceği için stratejik bir alan oluşturuyor.
Toprakla bilimin birleştiği noktayı görmek, tarımın geleceği adına umut verici.

NB Tarım, Bilimsel Tarımın İzmir’den Dünyaya Yolculuğu

1990’dan bu yana İzmir’de faaliyet gösteren NB Tarım, fide seracılığı, konvansiyonel tarım ve hidroponik (topraksız) üretim alanlarında geliştirdiği projelerle dikkat çekti. Anahtar teslim projeleriyle hem Türkiye’de hem de yurt dışında aktif çalışmalar yürütüyor.
NB Tarım’ın standında teknolojiyle doğanın nasıl uyumlu hale getirilebileceğini çok net gördüm.

Veltia Analiz,

 Bilimle Güvencelenen Üretim

Veltia, meyve ve sebzelerin topraktan geçen zararlara karşı analizlerini sunarak, üretimde gıda güvenliğini merkeze aldı. Uluslararası laboratuvar performans testleriyle desteklenen çalışmalar, ihracatta kalite güvencesi açısından büyük önem taşıyor.
Veltia’nın sunduğu analizler, tarımın geleceğinde bilimin ne kadar kritik olduğunu bir kez daha kanıtladı.

Interfresh Eurasia 2025 İzmir’de Bir Tarım Şöleni

Bu yılki fuar, sadece ihracat rakamlarıyla değil; kadın kooperatiflerinden bilimsel analizlere, sosyal sorumluluk projelerinden modern tarım uygulamalarına kadar çok geniş bir vizyon sundu. “Bay Fuar” Murat Özer’in önderliğinde Antexpo A.Ş., Interfresh Eurasia 2025’i hem ticari hem de toplumsal boyutlarıyla unutulmaz bir buluşmaya dönüştürdü.

yilmazparlar@yahoo.com

Ümit Özdağ, “Asgari Ücret En Düşük 45 Bin Lira Olmalı-Yılmaz Parlar

  ANA SAYFA SİYASET EKONOMİ SEKTÖRLER SAĞLIK BİLİŞİM GÜNCEL TURİZM GASTRONOMİ SA...